3 bin yıllık kadim Türk tatlısı Kavut unutuluyor

GENEL Haber Girişi : 21 Ağustos 2020 10:07
3 bin yıllık kadim Türk tatlısı Kavut unutuluyor
Anadolu insanının kıtlık zamanlarında çare olarak başvurduğu ve 3 bin yıllık bir geçmişe sahip olduğu düşünülen ´Kavut´ tatlısı gün geçtikçe sofralardan siliniyor.
Seferberlik tatlısı olarak da bilinen Kavut tatlısı, en eski Türk kahvaltılığı olma özelliği taşıyor. Ahlatın fazla yetiştiği bölgelerde rastlanan bu tatlı, aynı zamanda kıtlık zamanlarında Anadolu insanının bulduğu bir çare olarak da biliniyor. Van´da yapılan ve 40 yıl süren kazı çalışmalarında 3 bin yıllık geçmişe sahip olduğu ortaya çıkan tatlı genelde kavurga, bal ve pekmezden yapılıyor. Sivas´ın Altınyayla ilçesi başta olmak üzere birçok köy ve kasabasında da yapılan Kavut tatlısı, Evliya Çelebi´nin Seyehatname adlı eserinde de yer alıyor. Genelde kış aylarında yapılan bu tatlının, yeni tatlı çeşitlerinin çıkmasıyla birlikte yok olmaya yüz tuttuğu düşünülüyor. Öte yandan, Kavut tatlısı Van ve Iğdır başta olmak üzere Doğu Anadolu bölgesinde de oldukça seviliyor.

Enerji ve güç veriyor
Sivas kent merkezi Sait Paşa Caddesi´nde yaşayan ev hanımı Betül Ekinci, Kavut tatlısının tarihinin çok eskiye dayandığını belirterek, "Kavut tatlısı geçmişte babaannelerimiz zamanında yapılan bir tatlı. O zamanlarda buğdayın kavrulup taş değirmenlerde öğütülüp un haline getirip sonra tereyağında kavrulup pekmez veya balla tatlandırılıp yapılan bir tatlı çeşididir. Misafir geldiği zaman ya da akşamları eğlencelik olarak yapılan bir tatlı. Bu tatlının tarihi çok eskiye dayanıyor. Babaannelerimizin zamanında çok fazla kahvaltı çeşidi olmadığı için kahvaltılık olarak da yapılıyormuş. Aynı zamanda tatlı çeşidi de olmadığı için tatlı olarak da kolayca yapılan bir çeşidimiz. Ve şu an günümüzde unutulmaya yüz tutmuş, çok yapılmayan bir tatlı. İçinde tereyağı, buğday gibi ürünlerin olmasından kaynaklı enerji ve güç verir" şeklinde konuştu.

Unutulmaya yüz tutmuş bir tatlı
Ekinci, günümüzde kahvaltılık olarak çok fazla çeşit olduğunu ve bu yüzden tatlının unutulmaya yüz tuttuğunu ifade ederek, "İl olarak buğdaylarımızı kavurarak başlıyoruz. Bunu dışarıda odun ateşinde sacda yapmak daha güzel olur ama ev ortamında böyle bir imkan olmadığı için buğdayımızı teflon tavada kavuruyoruz. Daha sonra mutfak robotumuzda öğüterek un haline getiriyoruz. Sonra başka bir tavada tereyağımızı eritip, öğüttüğümüz unları içine atıyoruz. Biraz kavuruyoruz. Buğdaylar kavrulduğu için çok aşır kavurmaya gerek yok. Biraz kavurduktan sonra üzerine şekerimizi ve suyumuzu ilave ediyoruz. Tekrar pişirip iyice suyunu çektikten sonra ocaktan alıyoruz. Üzerine tekrar isteğe bağlı tereyağı eritip döküp cevizle süsleyip yeniliyor. Çok eskilerden bu tatlı kahvaltılık çeşidi olarak da yapılırdı. Ama maalesef günümüzde unutulmaya yüz tutmuş bir tatlı. Günümüzde çok fazla kahvaltılık çeşidi olduğundan gençlerimiz çok bilmiyor bunları. Bizler de bunları yeniden yaparak, tanıtarak; çevremize, eşimize, dostumuza, çocuklarımıza yeniden sevdirerek bu tatlımızı unutturmamalıyız" dedi.