HİZMET SEKTÖRÜ = HEZİMET SEKTÖRÜ

 

Ülkeler ve ekonomileri ayrılmaz bir bütün, ya da bir elmanın iki yarısı gibidirler. Hangi zamanda ya da hangi coğrafyada olursa olsun ekonomi, iktisat ve ya ticaret insanlar arasında iletişimi, bilimi, yaşamayı, araştırmayı ve dahi birçok farklı dalı da beraberinde geliştirmiştir. Her gelişen sektör başka gereksinimleri uyandırmış, her yeniçağda farklı gereksinim ve ihtiyaçlar baş göstermiştir. Standart kronoloji sıralamasına göre baktığımızda toplumlar önce tarım toplumu, sanayi toplumu ve son olarak da hizmet sektörün geliştiği toplumlara dönüşürler. Baktığınızda bir merdivenin basamakları gibidir aslında bu gelişim ve dönüşüm süreci. Sadece bakmakla görülemeyecek kadar çok ince bir ayrıntıları vardır bu basamak sisteminin. Bu evreleri geçirmeden bir üst seviyeye geçmek ya da işine geldiği gibi başlamak veya ülke politikalarını; canım şu sektörden başlamak istiyor hadi oradan başlayım şeklinde belirlemek hayati tehlikelere açık olduğu gibi, bütün bir toplumun sosyolojik yapısını değiştirmeye kadar bile gidebilir. Ne var ki bu dediklerimiz bir iki gün, ay ya da yılda değil uzun bir süreçte oluşabilir. 
Hem ülke olarak, hem de bu coğrafyada yaşayan ve bu coğrafyaya göçüp gelen neredeyse bütün toplumların tamamının tarım ve hayvancılık ile hayatlarını devam ettirmeleri bizlerinde bir nebze kaderini oluşturduğunu söyleyebiliriz. Yani kısacası tarım toplumu olduğumuzun tarihsel derin bağları olduğu söylenebilir. Sanayi devriminin dünyanın büyük bir bölümüne hızla yayılması ve tarımda giderek sanayileşmenin getirdiği büyük işsizliğin, insanları toprak uzaklaştırarak kentlere göçüne sebep olurken iş gücünün de sanayi sektörüne geçişine sebep olmuştur. Sanayinin çok gelişmediği Türkiye gibi ülkelerde ise yardımcı hizmetler ve genel bir hizmet sektörü gelişmiştir. 
Sanayi devrimin coğrafyamıza uzak olması ve bize daha geç bir zamanda gelmesinin etkilerinden biridir, hizmet sektörünün giderek yükselişi. Bir ülke için oluşabilecek en büyük tehlike ve tehditlerden biridir aslında hizmet sektörünün hızlı yükselişi ya da sanayileşmeden hizmet sektörüne geçişi. Örneklendirmek gerekirse alfabeyi öğrenmeden kitap okumaya çalışmak gibi diyebiliriz. 
Hizmet sektörü neden bu kadar etkili peki; birazda buna bakalım ve ele alalım. Hizmet denince aklınıza uşaklar garsonlar geliyor büyük bir ihtimalle, çünkü televizyondan ve etrafımızdan seyrederken gördüğümüz ve bize hizmet eden onları görebiliyoruz. Tabi ki onlarda bu sektörün bir parçası ama tam manası ile anlamanız gereken bu değil. Örneğin turizm kendince bir sektör olmasına rağmen hizmet sektörünün bir parçasıdır. Turizm için rahmetli Erbakan Hocanın çok güzel tespitleri olmuştur. Araştırıp okumanızı tavsiye ederim. Benim tespitlerime gelince, biliyorsunuz ki son dönemde tüm dünyada salgın bir hastalık var ve turizm sektörü tamamen battı, zararlar milyar dolarlar ile belirtiliyor. Bir başka sektör havacılık; bu sektörde yine hizmet sektörünün bir parçasıdır. Salgın başladığından beri, onlarca çalışan işsiz kaldı, havalimanlarında özel uçuşların dışında herhangi bir uçuş gerçekleşmiyor, ne zaman eski haline geleceği konusunda hiçbir tahmin yok. Firmaların birçoğu battı. Geçen yıl İstanbul yeni hava limanı açıldığında Dünyanın en büyüğü, Avrupa’nın en büyüğü, ülkemize çok büyük paralar kazandıracağına dair iddialar ile açılmıştı. Şimdi ise salgından ötürü in cin top oynuyor. Daha sayabileceğimiz o kadar kuruluş var ki hizmet sektörüne saymakla bitmez bu verdiğimiz örnekler en büyük ve en etkilileri. 
Salgın başladığından bu yana etkilenmeyecek ve etkilenir ise kıtlığın olabileceği sektörler ise üretim ve imalat sektörleri olduğu ortaya çıkmıştır. İnsanlar markete gittiğinde ilk aldıkları üç şey arasında un, yağ, makarna bulunmaktaydı. Üçünü de doğada direk bulamazsınız, un ve makarna için buğday ekmeniz lazım, yağ için ise iki alternatif var ya ekeceksiniz, ya da hayvan yetiştireceksiniz. Ancak ne var ki hayvansal yağ bile olsa yine hayvandan yağı alabilmek için onu doyurmanız, yine ekmeniz biçmeniz lazım. 
Bu durumda her ne olursa olsun karşımıza şu çıkıyor, toprak, toprak, toprak. Evet, biz tarım toplumuyuz ve tarım bu kadar önemli, biz ise bunun önemini bilemedik ve hizmet sektörünün şaşalı hayatı gözlerimizi kamaştırdı ve bizi topraktan ayırdı. O tozlu taşlı tarlalarımız beton olması için terk ettik, bahçelerimizde kahvemizi içmek yerine AVM’lerin balkonlarında şemsiyeler altında içmeyi tercih ettik. Sanayide üretmek yerine kopyalamayı çalmayı tercih ettik. Tarlamıza bir sezonda bir defa meyve sebze almak yerinde, daha çok verimli yabancı tohumları tercih ettik. 
Sonuç; artık o tarlalar yok, o arılar uzaklara gitti, çeşit çeşit kuşlar çok uzaklarda ötüyorlar artık, hepimizin ağzında maske oksijene hasret bir şekilde, hapsolduğumuz o betonarme evlerden dışarı çıkamıyoruz. Yazımda asıl anlatmak istediğim, hizmet sektörünün bir ülkenin ekonomisini nasıl olumsuz yönde etkileyebileceği ve bu sürecin nasıl geliştiğiydi. Evet, nasıl ki bir yazının giriş, gelişme ve sonuç bölümleri var ise ülkelerin ekonomileri de böyledir. Bu sıralama gözetmeksizin oluşturulan politikalar çok başarılı olmadıkları gibi, ilerleyen dönemlerde aksi durumlarda büyük sıkıntıları beraberinde getirebilir. Bu salgın durumun en kısa zamanda ülkemizi terk etmesi dileklerim ile hepiniz mutlu esen ve evde kalın lütfen…