SALLANAN SANDALYELER KRALLIĞI

   Her toplumun bir yaşam şekli vardır ve bu şekil onun hayatına, yaşayız tarzına, yemesine, içmesine, kılık kıyafetine hatta ev içindeki dekorasyonuna kadar etki eder. Toplumumuza çok uzak nesneler vardır hâlihazırda kullandığımız ve kullanmaya devam edeceğimiz. Birde kullanmadığımız ama hayallerimizi süsleyenler vardır. Çocukluğumuzun Amerikan filmlerinde rastlardık ona; sallanan sandalyeler. Bir yaşlı kadın yada erkeğin, güneşli bir günde evinin önündeki verandasında oturup, bir elinde kupasıyla kahvesini yudumlarken yavaş yavaş, eşsiz doğayı dinlediği filim sahnelerinden gördük ve tanıdık sallanan sandalyeleri. Bizim kültürümüzde yoktu sallanan sandalyeler. Çünkü bizim yaşlımızda gencimizde çalışmayı sever boş durmayı sevmezdi, üretmeliydik hep beraber yoksa ekmeğinde tadı olmazdı katığında.

   Bu kadar emek değer kavramına inanan ve çalışmayı seven, sallanan sandalyeyi bile yalnızca filmlerde görebilen bir toplumken, bu gün geldiğimiz noktada; sandalyeleri sallanan liderlerin olduğu bir topluma döndük. Bundan birkaç yıl önce deselerdi bir gün gelecek iktidar partisinin başkanı belediye başkanlarını görevden alacak, özelliklede Ankara ve İstanbul, herhalde olmaz böyle şey derdik. Ama ne var ki İstanbul B.B. ile başlayan ve son olarak da Ankara B.B.’nin efsane başkanı M.Gökçek’in de istifa süreci ile devam eden bu furyada bundan sonra kim yada kimlerin olacağı meçhul.

   Demokrasi denilen kelimenin anlamı ülkemizde tam manası ile topluma sirayet etmediğinden, bu istifalarında toplum nezdinde çok bir karşılığı yok. Çünkü bu istifa eden kişilerin bir parti başkanın onayı ile göreve geldiği, yine aynı kişi tarafından onay alamadığı için görevinden azledildiği ve istifaya zorlandığı açık şekilde ortadadır. İstifaların kim yada kimler tarafından istendiğinden çok akılları meşgul eden başka sorular var. Yıllarca hükümete sorunsuzca bağlı olan bu kişilerin ne yaptıkları yada yapmadıkları? Soruları kesinlikle cevaplandırılmalı ve toplum gerçekten aydınlatılmalıdır. Bu insanları hangi sıkıntılardan dolayı getirdiğiniz bu makamlardan şimdi uzaklaştırıyorsunuz?

Yıllar önce güle oynaya oturdukları sandalyeleri sallanan ve hunharca tutundukları o sandalyelerden sırasıyla feragat eden yetkililer, işte son dönemin en basit özeti bu. 15 Temmuza kadar geçen süreçte iktidar partisi gerek komplo teorileri gerek aldatılma teorileri ile kör topal ilerledi. Ancak 15 Temmuzdan sonraki süreç iktidar partisinin üzerine adeta bir karabasan gibi çöktü ve her geçen gün onu bir bataklığın dibine doğru çekmeye devam ediyor. Görevden almalar, fetö terör örgütü suçlamaları ile içeri atılan onlarca insan, hemen her gün yayınlanan ilginç ilginç KHK’ler, halkın üzerinde giderek artan vergi yükleri ve sürekli zorlaşan hayat şartları, iktidar partisi için artık bir sonun başlangıcı olarak görünüyor.

    2019 seçimlerine giden süreçte hiçte iyi bir seçim politikası izlemeyen iktidar partisinin en büyük avantajı artık kendi bünyesinde değil, tamamen rakiplerinin ellerinde. Eğer halk alternatif partilerde bir samimiyet görürse bu iktidar partisine çok ağır bir ceza kesebilir ve bir daha dönmemek üzere tarihin tozlu raflarına kaldırabilir. Siyaset bir süreç ve bir hamle dünyasıdır. İyi bir hamle yapan ve süreci iyi yöneten her zaman kazanan taraf olacaktır. Halkın ve haklının kazanmasını temenni ederim.