Mesela: Belediyeler bünyesinde kurulan Kent Konseyleri..
Peki neden şehir meclisi demiyoruz da Kent Conceyi diyoruz..
İngilizce olan Concey kelimesini kullanmanın katkısı ne olacak..Yabancı dilini meşrulaştırmaktan başka..
Bakınız Şehir Meclisi ne kadar yerli ve milli bir kelime..
Geçenlerde mahallemizden bir esnaf aradı adres soruyordu..Hilhous evleri varmış dedi..
Şöyle düşündüm...
Allah Allah Hill house da ne demek diye..
Merak ettim araştırdım..Meğer ki tepedeki ev demekmiş..
Orayı tarif ederken baktım karşısında paradise konutları var..
Şimdi paradise ne demek onu araştırmaya başladım..
Paradise İngilizce Cennet demekmiş..
Yani bizim mahallede bulunan sitenin ismi Cennet konutlarıymış..
Grand Life,Gran Plus, Cıty Park, Greend Home, Point Evleri bir sürü yabancı isimli siteler hani caddeye girdiğinizde acaba biz Malatya'da mı yoksa başka bir şehirde miyiz diye insan kendinden şüphe etmeye başlıyor..
Anlayacağımız kendi mahallemize kendi şehrimize yabancı olduk gittik..
Alışveriş merkezlerinden hastanelere, lokantalardan apartman ve sitelere kadar hayatımızın neredeyse bütünü yabancı isim istilasına uğradı. Dünyada en çok konuşulan 5. dil olan Türkçenin zenginliği neden tabela ve markalara yansımıyor?
Sabahleyin işe gitmek üzere erkenden kalkıyorsunuz. Üzerinize hemen Bisse marka takım elbisenizi giyerek, oturduğunuz Arterium Residence’den çıkıp yine yabancı marka otomobilinizle yola koyuluyorsunuz. Power Türk, Joy Türk, Show Radyo, Radyo Klas, Slow Türk, Capital Radyo kanalları arasında bir süre dolaşıyorsunuz. Yolunuzun üzerindeki Astoria AVM’ye uğrayıp siparişini verdiğiniz Seven Hill gömleğinizi alıyorsunuz. İşlem tamam, şimdi , ‘Cengiz Car Wash’, ‘Adnan Showroom’, ‘İsmet Marketing’ ve ‘İpek Dry House’u geçerek ulaşabilirsiniz. Ha, gün ortasında atıştırmak için yol üzerindeki Börekhci’ye uğramayı da unutmayın.
Her ne kadar aktardığımız hadise bir senaryo olsa da birçoğumuzun hayatı bu türden yabancılaşma ile karşı karşıya ve insan "Burası Türkiye mi kardeşim?!" diye sormadan edemiyor. Giydiğimiz giysilerimizden tedavi için gittiğimiz hastanelere, oturduğumuz sitelerden yemek yediğimiz lokantalara, hafta sonları vakit geçirdiğimiz alışveriş merkezlerinden tıraş olduğumuz Musta’fa Coiffeur’a kadar hayatımızın geçtiği her yeri yabancı kelimeler istila etmiş durumda. Dillerini sonsuza kadar yaşatmak üzere Orhun Kitabeleri’ni yazan, Bengü-taşlara bu zengin dili kazıyan bir milletin torunları, bugün led ekranlara, ışıltılı tabelalara yabancı isimleri yazmayı bir marifet sayıyor. Öyle ki herhangi bir yabancı isimli alışveriş merkezinde konumlanan mağazalar arasında Türkçe tabelalı işyerine rastlamak çoğu kez mümkün olmuyor. Yeni yapılan tower, plaza, residence gibi hayat ve iş alanlarının isimleri de bu yabancı kelimelerden hissesine düşeni alıyor. Köşe başına açılan küçücük bir dönerci kendine ‘Dönerchi’ ismini seçmekte, bir oto satıcısı tabelasına Pasha Auto yazdırmakta, bir kafe işletmecisi adına Dervish Cafe demekte, bir fotokopici Can Copy Center ismini almakta bir mahzur görmüyor. . Sonuçta ne oluyorsa güzel Türkçemize oluyor.
Hani dilimize mi güvenmiyoruz? yoksa kendimizi Avrupa karşısında ezik mi hissediyoruz..
Sahi tabelasında kebaphc,dönerch yazan isimlerin işleri kat be kat artıyor mu?
Başka diller nasıl kendi dillerine sahip çıkıyorlarsa biz de kendi ana dilimize sahip çıkmalıyız. Hangi mağaza adına baksak isminin içinde mutlaka İngilizce'nin parçalarından birini içeriyor.
Belediyeler ruhsat verirken işyeri isimlerine bir düzenleme getirebilir..Bununla ilgili bazı belediyelerin uygulamaya geçtiğini duyuyoruz..Ancak ilçe veya belde belediyelerinde daha çok görüyoruz bu uygulamayı.Büyükşehir Belediyeleri de tabela isimleri ile ilgili bir düzenleme getirmesi şart diye düşünüyorum...