casino siteleri

15 TEMMUZ DARBE KALKIŞMASI (2)

İki kıtaya birbirine bağlayan Boğaziçi Köprüsü’nde ilk kez tanklar geçiyor…

Aman Allah’ım ne korkunç; askeri ikna etmek için beyaz bayrakla yürüyenler bile vuruluyor!...

Sonra Ankara gözlerimin önüne geliyor…

Başkent Ankara…

Uçaklar alçakta uçuşuyor Ankara semalarında…

Daha düne kadar vatanımızı emanet ettiğimiz askerler, helikopter ve F-16 savaş uçakları bu kez Ankara’yı korumak için değil, Ankara’yı vurmak için uçuşuyor.

Olup bitenleri izlerken Kahramanmaraşlı sütcü imamları hatırlamadım desem yalan olur. 31 Ekim 1919 da, düşmana ilk kurşunu atıp Kahramanmaraş’taki Kurtuluş hareketini başlatan Sütçü İmamı hatırlatıyor bana olup bitenler…

Ve o gece, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Milletimizi meydanlara davet ediyorum” demesiyle 81 ilin tüm meydanları sütçü imamlarla dolup taşıyor.

Gece ilerleyen saatlerde, salalar, ezanlar okunuyor…

Elbette ki gözlerimizi bu fani dünyaya açarken sağ kulağa ezan, sol kulakta sala verilmiş ancak o geceki sala ve ezanlar bir başka okunuyordu…

Sanki ilk kez ezanı dinliyormuşum gibi içimde bir şeyler oluyordu Ezan-ı Muhammediyi dinlerken. Sanki Bilal-i Habeşi kalkmış son ezanını okuyordu. Aslında 81 ilin camilerinde okunan ezanı tekrarlarken, dudaklarımızın büzüşü ağlamaklı bir çocuğun ruh halini çağrıştırıyordu.

TRT’nin o hali neydi ya öyle?

İlk kez TRT’ye bakmak istemiyorum. Türkiye’de yapılan bütün askeri darbelerin sembolü olan Türkiye Radyo ve Televizyonları…

TRT’nin spikeri Tijen Karaş’a birileri bildiri okutturuyor.

 “Türkiye cumhuriyetinin değerli vatandaşları. Türkiyede’ki devletin temel nitelikleri ve hayati kurumları açısından önemli bir tehdit haline gelmiş, Türk Silahlı Kuvvetleri’de dahil olmak üzere devletin tüm kurumları ideolojik saiklerle nizam edilmeye başlanmış ve dolayısıyla grevlerini yapamaz hale getirilmiştir. Gaflet, delalet ve hatta hıyanet içerisinde olan, Cumhurbaşkanı ve hükümet yetkilileri tarafından temel hak ve hürriyetler zedelenmiş kuvvetler ayrılığına dayalı laik ve demokratik hukuk düzeni fiilen ortadan kaldırılmıştır. Devletimiz uluslararası ortamda hakkettiği itibarini yitirmiş ve evrensel insan haklarının gözardı edildiği korkuya dayalı otokrasiyle yönetilen bir ülke haline getirilmiştir. Siyasi idarenin aldığı hatalı kararlarla mücadeleden geri durduğu terör tırmanarak birçok masum vatandaşımızın ve terörizmle mücadele eden güvenlik görevlilerimizin hayatın mal olmuştur. Bürokrasi içerisindeki yolsuzluk ve hırsızlık ciddi boyutlara ulaşmış ülke sathında bununla mücadele edecek hukuk sistemi işlemez hale getirilmiştir. Bu ahval ve şerait altında Yüce Atatürk’ün önderliğinde milletimizin olağanüstü fedakârlıklarla kurduğu ve bugünlere getirdiği Cumhuriyetimizin koruyucusu olan Türk Silahlı Kuvvetleri Yurtta Sulh Cihanda Sulh ilkesinden hareketle vatanın bölünmez bütünlüğünü milletin  ve devletin bekasını devam ettirmek Cumhuriyetimizin kazanımlarının karşı karşıya kaldığı tehlikeleri bertaraf etmek, hukuk devleti önündeki fiili engelleri ortadan kaldırmak milli güvenlik tehditi altına gelmiş olan yolsuzluğu engellemek, terörizm ve terörizmin her türlüsüyle etkin mücadele yolunu açmak, temel evrensel insan haklarını mezhep ve etnise ayrımı gözetmeksizin tüm vatandaşlarımız için geçerli kılmak laik demokratik sosyal hukuk devleti ilkesi üzerine oturan anayasal düzeni yeniden tesis etmektir. Devletimizin ve milletimizin kaybedilen uluslararası itibarını yeniden kazandırmak hedefimizdir.

Yurtta Sulh konseyi bütün tedbirleri almıştır. Tüm yurtta sokağa çıkma yasağı ilan edilmiştir. Devlet düzenin en kısa zamanda sağlanacaktır.”

 

TRT spikerinin ağında çıkan kelimeler ok gibi çıkıyor…  

Cümleler bu kadar mı korkutucu olur…

“Yönetime el konulmuştur!..” diyor.

“Sokağa çıkma yasağı ilan edildi. İkinci bir emre kadar sokağa çıkılmayacak.” Diyor.

“Yurtta Sulh konseyi…”

Hay Allah belanı versin senin konseyinin!...

 Top ile, tüfek ile, tank ve kurşunla ‘sulh’ mu olurmuş?..

Tüm bu olup bitenlerden sonra; “iyi ki güvenebileceğimiz bir reisimiz var” diyesi geliyor insanın…

Reis, bir ‘hızır’ gibi yetişerek sesleniyor en gür sesiyle: “meydanlara çıkın!”

Çağrıyı duyan 7’den 70’şe herkes meydanlara koşuyor.

Ve dünya…

Darbe girişimine sesiz kalan ikiyüzlü dünya, Türk milletinin ayrım gözetmeden bu hain kalkışmaya karşı duruşunu; tanklara, helikopterlere, F-16’lara karşı kahramanca direnişini hayretle izliyor…

Dünya belki ilk kez korkusuzca tankların üzerine yürüyen insanları izliyor…

İlk kez Şerife Bacılar kamyonlarla meydanlara insan taşıyor tıpkı Eliflerin kağnılarla cepheye mermi yetiştirmeye çalıştığı gibi…

Anadolu insanın kaderinde olsa gerek, ölüm-kalım savaşlarında nene hatunlar hep önde oldu, 15 temmuz kurtuluş mücadelesinde de Safiye Ablalar önde ve direnişin sembollerinden oldular…

Ya Ömer Halisdemirler!...

Erol Olçok…

Mustafa Cambaz…

Halil Kantarcı…

Ve niceleri...

Cuntanın kaderini değiştiren nice gizli kahramanlar, gaziler, şehitler…

Aslında hain darbe girişiminin yaşandığı gece demek,  asker elbisesi içindeki teröristlerin konuşlandığı Gölbaşı Özel Harekât Başkanlığı demektir.

F-16 savaş uçaklarıyla taranan Beştepe demektir.

Akıtılan kandan bayrak rengini alan Boğaziçi Köprüsü demektir.

Ekmek yediği sofrasına hançer saplayarak amirini kemerle boğulmaktan kıl payı kurulan ve işgal edilmek üzere kuşatılan Genelkurmay Başkanlığı demektir.

Milletin sesini susturmak için gasp edilen TRT binası ve diğer basın binaları demektir…

Hain darbe girişiminin yaşandığı gece demek,  okunan salâlar-ezanlar demektir.

Darbe girişiminin yaşandığı gece demek,   Türk milletinin yekvücut, tek yumruk olması demektir.

Kalleşçe yapılmak istenilen darbe girişiminin yaşandığı gece demek, geçmişte Kıbrıs Savaşı sırasında da, 1730 Patrona Halil İsyanı’nda olduğu gibi salâlarla yaşananlardan halkı haberdar etmek, halkı meydanlara, kurtuluş mücadelesi vermeye çağırmak demektir.

40 yıllık süreyle, sincice yapılan bir hazırlık çalışması sonucu kalkışılan darbe girişiminin yaşandığı gece demek;

TBMM’yi,

Genelkurmay Başkanlığı’nı,

MİT Müsteşarlığı’nı,

Ve Emniyet Müdürlüğü’nü uçaklarla, ağır marinalı silahlarla taramak demektir.

Alçakça kalkışılan darbe girişiminin yaşandığı gece demek, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı taşıyan TC-Ata uçağının kalkışı için, darbe karşıtı havacı subayların çabalarıyla darbecilerin ele geçirdiği F-16’lara yakalanmadan bir ülkenin liderini kurtarması ve dolayısıyla ülkeyi kurtarması demektir.

Not: Devam edecek…