casino siteleri

AĞBABA; “MAHKUMLAR NÖBETLEŞE UYUYOR”

Siyaset Haber Girişi : 16 Şubat 2016 21:29
AĞBABA; “MAHKUMLAR NÖBETLEŞE UYUYOR”

Adalet Bakanlığı bütçe görüşmelerinde konuşma yapan CHP’li 

Deprem konutları

Ağbaba, Türkiye’de ki cezaevlerinin durumuyla ilgili çarpıcı açıklamalar 

yaptı. Ağbaba,“Türkiye’deki birçok cezaevinde insanlar üst üste yatmakta, 

nöbetleşe uyumakta, hatta nöbetleşe nefes almaktadır.”dedi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Malatya Milletvekili Veli  

Ağbaba’nın cezaevleriyle ilgili değerlendirmesi şu şekilde;

“Türkiye’deki cezaevleriyle ilgili kamuoyuna yansıyan, yansımayan çok 

çeşitli problemler var. Bu sıkıntıların ve problemlerin temel kaynağı 

hepimizin yakından bildiği gibi, yargının siyasallaşmasıdır. Maalesef, 

24’üncü Dönemde CHP Milletvekili olarak izlediğimiz davaların tamamında 

özel yetkili mahkemeler aracılığıyla hukukun katledildiğini ve birçok 

mağduriyetin yaşandığını  biliyoruz. Bunlar unutulmasın diye sık sık ifade 

etmek gerekir; Genelkurmay Başkanının terör örgütü yöneticisi olduğu, 

şimdilerde sizin yandaş ve havuz medyası kanalına sıkça görüntü veren 

Emniyet Müdürü Hanefi Avcı’nın sol bir örgüte üye yapılarak terörist 

yapıldığı, maalesef özel yetkili mahkemeler eliyle gazetecilerin, askerlerin, 

bilim adamlarının terörist ilan edildiği ve büyük mağduriyetlerin yaşandığı. 

ÖZEL YETKİLİ GİTTİ, SULH CEZA GELDİ

Ben burada AKP sayesinde Türkiye’de en çok tutuklu sendikacı, 

tutuklu avukat, tutuklu asker, tutuklu bilim adamı ziyaret etmiş milletvekili 

olarak konuşuyorum. Bu dönemin bittiğini sanıyorduk ama özel yetkili 

mahkemelerin kaldırılarak yerine sulh ceza mahkemeleri kuruldu. Sulh ceza 

mahkemeleri Özel yetkili mahkemeleri aratan mahkemeler oldu. Özel yetkili 

mahkemeler, biliyorsunuz, eş başkanlıkla idare ediliyordu yani cemaat ve 

Hükûmet birlikte karar verip beraber uyguluyordu. Özel yetkili mahkemeler 

kaldırıldı, daha beteri geldi, sulh ceza mahkemeleri kuruldu. Bu mahkemeler 

özel yetkili mahkemeleri aratıyor, tek bir elden yönetiliyor. Siyaset emir 

veriyor, sulh ceza mahkemeleri yerine getiriyor.

MAHKEMELERE ALENİ TALİMAT VERİLİYOR

Bakın, geçmiş dönemlerde eskiden mahkemelere talimatlar, emirler 

gizli verilirdi, şimdi aleni olarak, hatta televizyon ekranlarından verilmeye 

başlandı. Örneğin, Nokta dergisinin o meşhur şehit cenazesiyle ilgili, 

“selfie” kapağıyla ilgili Cumhurbaşkanı “Bunun bedelini ödeyeceksiniz.” 

dedi, dört gün sonra Nokta’nın hem muhabiri hem de yazı işleri müdürü 

tutuklandı. Yine, Cumhuriyet gazetesinin AKP’nin MİT tırlarıyla ilgili 

foyasını ortaya çıkaran haberiyle birlikte yine Cumhurbaşkanı bir televizyon 

ekranından “Haber yapan bedelini ağır ödeyecek, öyle bırakmam onu.” dedi 

ve Can Dündar ile Erdem Gül cezaevine atıldı. 

HEYET ZİYARETLERİ YASAKLANDI

Cezaevindeki problemler cezaevinin tipine göre değişmektedir. 

Örneğin (F) tiplerinde ve yüksek güvenlikli cezaevlerinde en büyük problem 

tecrit olurken, (E) tipi cezaevlerinde ise en büyük problem yoğunluk. Tecrit 

Hükûmetin bakışıyla orantılıdır. Hükûmet siyasi davalardan cezaevine attığı 

insanlara ağır tecrit uygulamakta, birçok adli mahkûmun faydalanmış olduğu 

haklardan maalesef faydalanmamaktadırlar. Örneğin, Can Dündar ve Erdem 

Gül aynı davadan yatmalarına rağmen aylarca ağır tecride maruz 

bırakılmıştır, ayrı ayrı yatırılmıştır. Yine aynı cezaevinde, Silivri Kapalı 

Cezaevinde yatan gazeteciler, geçmişte sizin çok yakinen tanıdığınız, birlikte 

iş yaptığınız gazeteciler maalesef hâlâ ayrı ayrı koğuşlarda yatmakta, tecrit 

uygulanmaktadır. Yine geçtiğimiz yıllarda Silivri Cezaevinde yatan 

gazeteciler için heyetlere izin verilirken bu uygulama şu anda 

kullanılmamaktadır. Örneğin, basın örgütleri, yabancı heyetler geçtiğimiz 

dönemde Mustafa Balbay gibi, Tuncay Özkan gibi gazetecileri ziyaret 

ederken, şimdi basın örgütleri, yabancı kuruluşlar Can Dündar’ı ve Erdem 

Gül’ü ziyaret edememektedir. Ayrıca, sohbet hakkı ve diğer etkinliklere 

katılması engellenmektedir. Siyasi kararlarla cezaevine girenler 2 kat 

cezalandırılmaktadır. 

İNSANLAR MESCİTTE , ÇADIRDA YATIYOR

Değerli arkadaşlar, gelelim diğer cezaevlerinin durumuna. 

Türkiye’deki birçok cezaevinde insanlar üst üste yatmakta, nöbetleşe 

uyumakta, hatta ve hatta nöbetleşe nefes almaktadır. Geçtiğimiz dönemde 

birçok cezaevinde yaptığımız ziyaretlerin sonucunda birçok rapor hazırladık, 

Adalet Bakanlığının dikkatini çekmeye çalıştık ama maalesef başaramadık. 

En son Urfa Cezaevinde çıkan isyan da 13 kişinin ölümüyle sonuçlanınca 

Adalet Bakanlığının dikkati çekildi ama maalesef bu konuda hâlâ bir 

iyileştirme yapılmış değil. Birçok cezaevinde, bize gelen şikâyetlere göre, 

insanlar koridorlarda, tuvaletlerde yatmaya devam etmektedir. Yine bir diğer 

sorun ise açık cezaevlerinde yaşanmakta, bu cezaevlerinde insanlar bahçeye 

kurulan çadırlarda, mescitlerde, kütüphanelerde hatta yerde yatmaktadır. Bu 

cezaevlerindeki aşırı yoğunluklardan dolayı hükümlüler arasında bulaşıcı 

hastalıkların yayıldığı söylenmektedir.

CANDAŞ KANALLAR SERBEST

Cezaevlerinde tam bir keyfîlik hâkim. Mahkûmların düşüncesine göre 

ayrım yapılmakta, siyasi iktidar kendi düşüncesini ve tercihini âdeta 

mahkûmlara dayatmaktadır. Cezaevlerinde televizyon kanallarından kayyum 

medyası, havuz medyası yani yandaş ve candaş kanallar serbest, diğer 

kanallar maalesef izletilmemektedir. Özellikle Halk TV birçok cezaevinde 

yasaktır. Cezaevlerinde Hükûmet yandaşı olmayan televizyon kanalları 

maalesef mahrum bırakılmaktadır.

FOTOKOPİ YASAK, DAKTİLO YASAK

O kadar keyfîlik vardır ki cezaevlerinde, türkü söylediği için disiplin 

cezası alan mahkûm da vardır, cezaevinin ikinci müdürü ve infaz koruma 

memurunu kaburgalarını kırıncaya kadar dövüp hiç ceza almayan, görmezden 

gelinen mahkûm da vardır. Yine cezaevlerinde insanların mantığının 

alamadığı yasaklar vardır. Örneğin, cezaevlerinde kırmızı, hâkî yeşil, 

lacivert renkleri yasaktır. 8 Martı, 1 Mayısı kutlamak terör örgütü 

propagandasıdır. Fotokopi yasaktır, daktilo yasaktır. Örneğin Can Dündar ve 

birçok gazeteci “Kalemle yazmaktan ellerimiz uyuşmaktadır.” demektedir. 

Olağandışı sakal yasaktır, türkü söylemek yasaktır. Deniz Gezmişlerin kara 

kalem çizilmiş portreleri yasaktır. Hazreti Ali’nin kara kalem portresini 

çizerseniz disiplin cezası alırsınız. İlginç bir yasak daha vardır ki değerli 

arkadaşlar, bunu kimse anlamamaktadır; özellikle kapalı görüşlerde görüşe 

gelenlere kâğıt, kalem verilmemektedir. 

Birçok keyfî yasak vardır ama her cezaevinde serbest olan bir şey 

vardır ki bu herkesin onurunu incitmektedir. “Çıplak arama” denilen, hatta 

zaman zaman insan onurunu hiçe sayarak “oyuk araması” dediğimiz ince 

arama yapılmaktadır. Hâlâ bu çağda böyle bir aramanın yapılması herkes 

açısından utanç vericidir. Aynı uygulamalarda, maalesef mahkûm yakınları 

da taciz boyutuna varan aramalardan geçirilmektedir. Özellikle kadın 

milletvekilli arkadaşlarımız makineden geçerken aranmak zorunda 

bırakılmaktadır. Milletvekilinin aranmaması lazım. Türkiye’deki diğer 

uygulamalar gibi aynı uygulamaları burada yaşamalıdır yani milletvekilleri 

aranmamalıdır. Yine, burada cezaevlerinin en büyük problemlerinden biri 

hasta mahpuslardır. Özellikle Sayın Bakan, hasta mahpusların birçoğu Sayın 

Bakan’ın ringe binmesini, bir yarım saat seyahat etmesini önermektedirler. 

YouTube Haber arası

“Ringin ne anlama geldiğini o zaman görürsünüz.” diyorlar.