casino siteleri

BİTKİSEL İLAÇ SATAN ŞARLATANLAR…

ŞEVKET BAŞIBÜYÜK

Siz, siz olun şu bitkisel ilaç satan şarlatanlara inanmayınız.

İster doktor, ister satıcı kisveli olsun…

Her ne sıfatla olursa; bitkisel ilaç tavsiye eden ve satanların ekseriyeti sağlığımızı istismar edendir, şarlatanlardır…  

Bitki ilaçları üzerinden, insanların sağlığını istismar ederek rant devşiren bu şarlatanlar var bu şarlatanlar…

İsmi, ister “canan”, ister “maranki”, ister bilmem ne bela olsun; al birini vur ötekine…

Bunlar; halka verir talkını kendi yutar salkımı…

Örneğin bunlardan; “her gün en az bir avuç zeytin tüketmemizi tavsiye eden Canan Karatay”, kayısımız (Malatya kayısısı) için bile “şeker var” diyerek, bol kayısı tüketmeye takoz koydu, cazgırlık yaptı…

Bu Hanımefendi Prof. Dr.’nin yeni bir fotoğrafını gördüm dün bir gazetede. Halka zeytin yemeyi tavsiye diyetisyen profun önünde lahmacundan tut, pirzola, kırmızı etten kızartılan kebaplara bir dalışı, bir yiyişi vardı ki, sormayınız…

Meğer bunların, beyazperde söyledikleriyle, perde arkasından söyledikleri bir değilmiş…

Bunlar ve bunların alt tabakası/satıcıları da aynı…   

Geçenlerde bir baharatçıya uğradım. Öksürüğe iyi geliyormuş diye biraz zencefil alacaktım. Adam bana öksürük için hazırlanmış bir bitkisel macun önerdi.

Önermek ne, adeta dayattı/diretti aldırdı …

Sözde andız pekmezinde yapılmış bir macun(muş)…

Anında öksürüğü kesiyormuş.

Kendisi de öksürmüş de; bir kaşıkla halletmiş.

Fiyatına bakmadan aldım.

“Nefes darlığı, burun tıkanıklı falan varsa şunu da al” demez mi?

Onu da aldım.

Burun tıkanıklığı çocukta vardı, onu, O’nun için almıştım.

Eve gider gitmez çocuğa, “gel buraya” dedim, “sana ilaç getirdim”, “çek şunu burnuna” dedim, ne var ne yok (elimi de burnuma götürerek; çünkü o şarlatan da öyle yapmıştı, tabii ki aynısını yaptım) indirir” dedim..

Çocuk çekti bir-iki, bir şey inmedi.

Kızdım çocuğa; “bi daha çek” dedim. Çocuk, bir daha, bir daha çekti, daha doğrusu çektirttim yine bir şey inmedi

Bu kez “ilaç” denilen o meretten ben çektim burnuma, salça gibi bir şeydi sanki. İlk çekişte etkilenmediğim için ikinci kez hızla çektim; burnumdan ne var ne yok inecekti ama inmedi. Sadece burnumdan ağzımdan salça gibi bir şeyler döküldü o da burnuma çektiğim “ilaç”tı…

Kızdım saflığıma, kandığıma, “bitkisel ilaç” denilen şeye verdiğim paracıklarıma…

Bağırdım bir-iki, salladım yumruğumu boşluğa. Bana bu mereti satan adam, o an yanımda olsaydı gırtlağına yapışır. (gerisini siz düşünün!..)

Kendi kendime; “ulan bi sabah olsun, olsun da göstereyim sana” dedim, bağırdım durdum.

“Neyse, sabah, oradan geçerim, geçersem -en azından- yüzüne tükürürüm” dedim.

Ertesi gün, sabah oldu, oradan geçtim, şarlatan dükkânda idi, masum bir koyun gibi bana doğru baktı, galiba selam vermemi bekledi, acıdım kendisine, yüzüne tükür(medim), ama selam da vermedim sadece; “la havla “ çektim, geçtim…

Öksürük için verilen ne idüğü belirsiz macundan bir iki gün yedim, bu kez midem…

Midemde bir yanma bir yanma başladı ki…

“La havle” çektim çöpe attım…

Anlayacağınız aklıma geldikçe bu saflığıma kızıyorum.

Allah, kimseleri sağlıkla imtihana tabi tutup bitkisel ilaç satan ve tavsiye eden şarlatanlara muhtaç etmesin…