casino siteleri

“Biz Arşivlerimizi Açmaya Hazırız, Ermenistan da Açsın”

Diğer Haber Girişi : 23 Nisan 2015 14:24
“Biz Arşivlerimizi Açmaya Hazırız, Ermenistan da Açsın”
Irak Cumhurbaşkanı Masum

“IRAK DOĞAL GAZINDAN SATIN ALMAYI İSTERİZ”

Deprem konutları

Bir basın mensubunun, “Enerji anlamında Türkiye’yle Irak arasındaki ilişkilerde nelerin yapılması planlanıyor?” sorusuna cevaben Cumhurbaşkanı Erdoğan,   “Kuzey Irak Yerel Yönetimi’nin Türkiye üzerinden bir ham petrol satışıyla ilgili çalışmaları var ve bizler bugüne kadar Irak Anayasasına uygun bir şekilde kendilerine bu noktada gerekli desteği vermiş bulunuyoruz. Merkezi yönetimle ilgili olarak da bize düşen herhangi bir şey olursa, yine Irak Anayasasına uygun olarak her türlü desteği vermeye hazır olduğumuzu açıkça söylemek isterim. Tabii bu süreçte malum petrolün dünyada fiyatının ciddi manada düşmüş olmasını tabi Irak’ta meydana getirdiği bir sıkıntı da söz konusu. Fakat burada özellikle Irak merkezi yönetiminin öyle zannediyorum ki enerji kaynakları noktasında uluslararası bazı ülkelerle olan münasebetlerini hele hele bu sıkıntılı dönemde tekrar gözden geçirmesi, bu sıkıntılı dönemi atlatması noktasında faydasına olacaktır diye düşünüyorum. Fakat Türkiye’ye düşen bu noktada bir görev varsa biz bunları her zaman yapmaya hazırız. Kaldı ki biz, yani doğalgaz noktasında da Irak doğal gazından aslında satın almayı da isteriz, çünkü Türkiye bir ileri teknoloji adımını atmaktadır ve bu ileri teknolojiye tabi girerken burada doğal gaz ihtiyacımız da devamlı artış gösteriyor. Şu anda bizim bildiğiniz gibi birinci derecede doğal gaz tedarikindeki kaynağımız Rusya’dır, ikinci derecede İran’dır, üçüncü derecede Azerbaycan’dır, bu arada Irak’la da çalışmalar devam etmektedir. Temenni ederiz ki, oradan da elde edeceğimiz doğal gazla bu konuda çok daha farklı bir sürecin içerisine girelim” dedi.

“KARA HAREKÂTI OLMADIĞI SÜRECE HAVA HAREKÂTI BAŞARILI OLMAZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şu an Türkiye’yle Irak ilişkilerinin Sayın Masum Bey’in ziyaretiyle yeni bir aşamaya geçmek üzere olduğunu söyleyebilir miyiz? Bir de, bildiğiniz gibi gerçekten de terörle çok büyük bir mücadele söz konusu Irak’ta, Türkiye’nin bu bağlamdaki desteği nedir, ne boyuttadır?” şeklindeki soruya cevaben de, “Aslında bundan 12 yıl önce özellikle Irak’taki tabii o sıkıntılı dönemde daha DEAŞ henüz ortada yoktu ve DEAŞ’ın ortaya çıkışı o sıkıntılı dönemin ardından oldu. İlk ortaya çıkışı da Suriye’de son gelişmelerden sonra farklı bir şekilde oldu ve bunun da besleyicisi Suriye’nin şu anda başında olan Esad olmuştur, o beslemiştir, o bu hale getirmiştir. Tabii ki Suriye’den Irak’a geçişi, Musul noktasındaki ilk adım ve burada da merkezi yönetimin mevcut silahlarını bırakmak suretiyle merkezi yönetim ordusunun çekilmesi onlara orada çok ciddi bir güç kaynağı olmuştur. Bu güç kaynağını elde etmesinden sonra da biliyorsunuz Bağdat’a kadar, neredeyse 30-40 kilometre mesafeye kadar inmişlerdir ve bu süreç hakikaten çok manidardır ve birçok il o aralar düşmüştür. Şu anda bizler hava harekâtlarıyla bu işin çözüleceğine inanmıyorum. Başından beri söylüyorum, inanmıyorum diyorum, hava harekâtlarıyla ne Irak’ta, ne Suriye’de bu işi önü alınmaz. Bir şey yapılacaksa, burada hava harekâtının yanında asıl kara harekâtıdır, bu kara harekâtının da olması lazım, kara harekatı olmadığı sürece hava harekatı başarılı olmaz, çünkü ayağı baktığınız yer sizindir, basamadığınız sürece sizin değildir. Şimdi terör örgütü tanklarla, toplarla yürüyor. Peki, bu tankları, topları bunlar nereden getirdiler? İşte onlar merkezi yönetimin, yani Irak Ordusunun elindeki malzemelerdi ve bu malzemelerin kimlere ait olduğunu da ben birçok defa açıkladım. Ve bunun şu anda bedelini ne yazık ki Irak halkı ağır ödüyor ve biz buna çok üzülüyoruz.  Biz şimdi ne yapabiliriz? Biz dedik ki, biz eğit-donata katılabiliriz, insani yardımlar noktasında bunlara katılabiliriz, bunların hepsinde varız ve biz şu ana kadar 750 tır Irak’a insani yardım olarak gönderdik ve göndermeye de devam edeceğiz. Bir diğer attığımız adım, 300 bin şu anda Iraklı bizim kamplarımızda yaşıyor ve Kuzey Irak tarafında da biliyorsunuz 3 tane ayrı kampımız var, o 3 tane ayrı kampta da yine Iraklı kardeşlerimize, dostlarımıza oralarda bakıyoruz. Şu ana kadar attığımız adımlar bu istikamettedir, bunu özellikle burada açıklamayı uygun gördüm” diye konuştu.

“CUMHURBAŞKANI MASUM’UN ZİYARETİ İKİ ÜLKE İLİŞKİLERİNİ TAÇLANDIRDI”

“Siz de konuşmanızda bahsettiniz, hava harekâtıyla olmaz dediniz. Musul’a yönelik bir kara harekâtı birkaç zamandır konuşuluyor, acaba Musul’a yönelik kara harekâtı bugünkü Sayın muhatabınız Cumhurbaşkanıyla konu masada mıydı? Nasıl bir destek verebilir Türkiye? Bir ikinci soru, Yemen’den de bahsetmiştiniz, ancak hava operasyonların tekrar başladığına dair bilgiler geliyor, ne derseniz, son durum nedir Yemen’de?” şeklindeki sorulara cevaben de Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Birinci sorunuzun cevabını hemen vereyim. Masamızda öyle bir görüşme yoktu, genel itibarıyla görüşmeleri yaptık. Ama şunu az önce Iraklı basın mensubu arkadaşımın da sorduğu soruya cevaben söyleyeyim: Tabi Sayın Masum’un bu ziyareti en üst düzeyde bir ziyaret olması bakımından aramızdaki ilişkileri adeta taçlandıran ziyaret olmuştur. Kısa bir süre önce de malum Yüksek Düzeyli Stratejik İş Konseyi Toplantısı ülkemizde yapılmıştı. Şimdi de Sayın Cumhurbaşkanının bu ziyaretiyle bu adeta taçlanmıştır” dedi.

MUSUL’A KARA HAREKÂTI

Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Diğer konuya gelince, bugün bizim görüşmemizde doğrusu Musul konusunu Musul’la ilgili olarak değil genel olarak DEAŞ terör örgütünün burada yaptıklarını masaya yatırdık ve bunları görüştük. Ayrıca, bakan arkadaşlarımız karşılıklı olarak bu konuları kendi aralarında ela aldılar. Yemen’deki hava harekâtına yönelik bana şu anda gelmiş yeni bir bilgi yok, sadece bildiğim toplantıya girerken hava harekâtının durdurulduğu istikametindedir.”

AVRUPA BİRLİĞİ ÇOK GERİMİZDEN GELİYOR”

Bir basın mensubunun, “Ermeni soykırım iddialarıyla ilgili bazı adımlar geldi, Papa’nın ifadeleri ve Avrupa Parlamentosu’nun kararından sonra da yine bazı ülkelerden de benzer adımlar geldi. Ama dün ABD’li yetkiler; ABD Başkanı Barack Obama’nın o ifadeyi kullanmayacağını aktardılar. Öncelikle bunu nasıl değerlendirirsiniz ve bundan sonraki süreçte bu konuyla ilgili diğer ülkelerden benzer adımlar gelirse Türkiye’nin bir B planı var mı, bir yol haritası var mı, atacağı adımlar nelerdir?” sorusuna karşılık Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi:  “Tabii ben Sayın Obama’dan zaten böyle bir şeyi gerçekten duymak istemem, böyle bir şeyi de beklemiyorum. Çünkü Türkiye’nin Amerika’nın nezdindeki yeri bellidir ve bu olaylar karşısındaki tavrı bellidir. 6 yıllık Amerika’daki Başkanlığı dönemi var, benim de 12 yıllık Başbakanlık, işte şurada 7 aylık da Cumhurbaşkanlığı sürecim var.  Biz bu süre içerisinde yaptığımız görüşmelerde zaman zaman bu konuyu aramızda zaten görüşmüşüzdür ve bu konudaki kanaatimin, düşüncemin ne olduğunu ve bu konuyla ilgili yaklaşımımızın bu işin siyasetçiler eliyle değil bunun tamamen tarihçilere bırakılması, tarihçilerin bu konu üzerinde çalışması. Ama Ermenistan’la yakından-uzaktan hiçbir ilgisi olmayan ve benim ülkemde yaşayan Ermenilerle yakından-uzaktan hiçbir ilişkisi olmayanların bu konuyu bir siyasi polemik vesilesi yaparak kendi parlamentolarına taşımasını biz her zaman kınamışızdır, böyle bir yanlış olamaz. Bu konuyla ilgili olarak biz buna rağmen Dışişleri Bakanlığı olarak birçok girişimlerimiz olmuştur ve bütün bu girişimlerimizde şu anda bakıyorum Avrupa Birliği bizim arkamızdan değil çok çok gerimizden geliyor. İşte en son yaptıkları açıklama, ne diyorlar? Arşivlerin açılması diyor. Ya ben 12 yıldır bu arşivlerin her an açmaya hazır olduğumuzu söylüyorum. Yani ya bunların kulağı var duymuyor veya başka şeylerle meşguller. Biz arşivlerimizi açmaya hazırız, Ermenistan’ın diyoruz varsa bu noktada arşivi, onlar da arşivlerini açsınlar, hatta hatta üçüncü ülkeler de varsa onlar da açsınlar arşivlerini. Tarihçilerimiz buralarda çalışsınlar, ondan sonra bunlar bizim önümüze gelsin, ondan sonra da bu konuyla ilgili verilecek karar neyse bu kararı biz vermeye hazırız. Yani biz bu noktada rahatız. Ve bunlar sadece şu anda kendileri bir kuru tatminle uğraşıyorlar. Bakın 100 bine yakın ülkemizde bizim Ermeni var, bunun yarıya yakını vatandaşımızdır. Bu insanları bunların rahatsız etmeye hakkı var mı? Onları rahatsız ediyorlar. İşte hep söylüyorum; bakın Van Akdamar Adası ve orada kilise; Başbakanlığım döneminde restorasyonunu yaparak burayı her yıl belli zamanlarda ibadete açtık ve orada gidip ibadetlerini yapabiliyorlar. Acaba Ermenistan’da böyle bir yaklaşım tarzı var mı? Yok. Biz bunların hepsini yapıyoruz. Demek ki kimse, yani bir barışı aramanın gayreti içinde değil.”

KARABAĞ SORUNU

YouTube Haber arası

Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “İşte Azerbaycan-Ermenistan arasındaki sıkıntı. Uluslararası karar organları, uluslararası kurumlar Azerbaycan’ın haklılığına yönelik karar verdiği halde hala biliyorsunuz Nahçıvan-Karabağ o bölgedeki sorunlar çözülememiştir. Ve Karabağ’daki bu sorunlar çözülemiyor, 23 yılı buldu neredeyse. Üç tane burada aracı ülke var; Amerika, Rusya, Fransa. Hala bu çözülmedi. Malum Minsk Anlaşması ve bir araya geliyorlar, konuşuyorlar dağılıyorlar, ama oradaki sıkıntı devam ediyor. Dünya böyle bir gariplik üzerine devam ediyor. Şimdi 24’ünde de ne yapacaklar? Ermenistan’da bir araya gelecekler, kendileri çalıp kendileri oynayacaklar, konuşacaklar edecekler, Türkiye’ye hakaretler edecekler. 24 Nisan’da biz de Çanakkale’de bir araya geleceğiz. Ama Çanakkale’de bizim gündemimizde Ermenistan yok. 23 Nisan’da, yani yarın İstanbul’da biz dünya barışını konuşacağız; bizim farkımız bu. Ve onun için 24 Nisan Çanakkale 100. yıl kutlamalarını Ermenistan, hani yavuz hırsız ev sahibini bastırırmış kabilinden güya onlara misilleme yapıyormuşuz havasında konuşuyor, böyle bir değerlendirmenin içine gidiyor; bizim öyle bir derdimiz yoktur. Bizim böyle bir endişemiz de yok. Orada ne konuşurlarsa konuşsunlar, 24 Nisan Türkiye’ye gelen 100’e yakın devlet başkanı, başbakan, bakanlar, büyükelçiler orada ne yapıldığını gayet iyi görecekler. Yarın da İstanbul’daki sempozyum, panel, orada neler konuşulduğunu, dünya barışına nasıl katkıda bulunuruz, bunu da orada gayet iyi bir şekilde dinleyecekler.”