Dünya konjönktörü yavaş yavaş üçüncü dünya savaşına doğru sürükleniyor gibi bir manzara arz ederken; son 70 yıldır Hıristiyan Batı Dünyası lehine kurulmuş olan Birleşmiş milletler olsun, (NATO) olsun, Avrupa birliği olsun, bütün bu bazı kurum ve kuruluşların Dünya’nın geneline bir faydalarının olmadığı ve Birleşmiş Milletlerin Beş daimi üyesi olan bazı ülkelerin ve Hıristiyan Batının menfaatleri doğrultusunda hareket ettikleri artık bilinen bir gerçektir. Eğer Birleşmiş milletlerde bir adalet olsaydı; en azında beş daimi ülke arasında Müslüman bir ülke olurdu?
İşte bundan dolayıdır ki, Cumhurbaşkanımız R.Tayyip Erdoğan’ın, Birleşmiş milletler toplantısında bütün bu yukarıda isimlerini zikir ettiğimiz kurumların görevlerini doğru dürüst yapmadıklarını ve adeta beş daimi ülkenin ve Hıristiyan Batının menfaatlerini koruduklarını ifade eden bir cümle kullanarak; (DÜNYA BEŞTEN BÜYÜKTÜR)demesi, söz konusu egemen beş daimi ülkeyi son derece rahatsız etmiştir. İşte bu nedenledir ki, Ortadoğu’da ne pahasına olursa olsun, Türkiye’nin masada olmadığı siyasi bir konjönktör oluşturulmak isteniyor ve bunun karşısında ise, Türkiye’ye karşı bölgede sanki İran destekleniyormuş gibi bir görüntü verilerek, İran bu sinsi tuzağa çekilmek isteniyor.
Aslında egemen güçlerin belli etmek istemedikleri asıl amaçları; 2023 yaklaşırken, boğazların statüsü olsun, Osmanlının yıkılmasından sonra, Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş aşamasında yapılan bazı dayatmacı anlaşmalar olan, (Lozan, Sevr, Montrö) gibi o dönemim batı ittifakının zorla dayattığı ve yaptığı anlaşmaların sürelerinin sona ermesi ile Türkiye’nin artık onlara karşı baş kaldıracağı endişesi ile, yılanın başını küçükken ezeceksin mantığı ile hareket ederek, Türkiye’yi mutlaka bir şekilde zayıflatarak veya Ortadoğu bataklığına çekerek, 2023’te masada karşılarında onların her dediğini kabul eden zayıflamış ve güçten düşmüş bir Türkiye profili acilen ortaya çıkarılmak isteniyor.
Çünkü ABD ve Batı Dünyası; 2023’te masada karşılarında güçlü bir Türkiye’yi kesinlikle istemiyorlar. İşte bu nedenle, şu andaki Suriye savaşı, Irak işgali ve Orta doğudaki bütün hadiseleri bir koz olarak kullanıp, kendi çıkar ve menfaatleri doğrultusunda mutlaka Türkiye’nin yine 2002 öncesi gibi teslimiyetçi, ABD ve Batının her dediğine evet Efendim, olur Efendim diyen, edilgen zayıf ve hep onlara muhtaç bir Türkiye profili isteniyor.
Daha dün 2002’ye kadar, sen Türkiye olarak her konuda ABD ve Batıya muhtaçken ve her şeyini onlardan alırken, 70 yıl boyunca adeta onların büyük ve oldukça karlı bir pazarı iken, şimdi sen 2002’den sonra kalkacaksın, uzaya füze göndereceksin, kendi tankını yapacaksın, kendi helikopterini yapacaksın, kendi tüfeğini yapacaksın, yani kısacası; daha düne kadar savunma başta olmak üzere; ekonomik makine, teknoloji ve teçhizat olarak, ABD ve Batıdan aldığın bütün ihtiyaçlarını şimdi sen Türkiye olarak kendin yapmaya kalkacaksın?
Ve birde bütün bunlar yetmiyormuş gibi, Birleşmiş milletlerin kürsüsünden onların gözlerinin içine bakarak, Ortadoğu’daki bütün hadiseleri kast edip, (Birleşmiş milletler ve NATO)’yu kaset ederek,(“Dünya Beşten büyüktür”) diye eleştirecek ve hem de onların gözlerinin içine baka baka, bunu bütün Dünyanın gözleri önünde kürsüde söyleyeceksin? Elbette ki egemen sömürücü Dünya güçler böyle bir lideri ve böyle birTürkiye’yi ve istemezler.
Yani kısacası süper güç egemen dünya ülkeleri; Türkiye gibi, böylesine ayakları üstüne kalkmaya çalışan ülkeleri ve R.Tayyip Erdoğan gibi ülkelerini kalkındırmaya çalışan ve onların dayatma ve sömürülerine karşı pozisyon geliştiren siyasi lideri her ne pahasına olursa olsun, rahmetli Adnan Menderes ve benzerleri gibi istemiyorlar ve mutlaka bir şekilde yok ediyorlar. Yani kısacası; onlara karşı gelenleri ve onların dayatma ve baskılarına karşı gelenleri ise, diğer bütün ikinci Dünya ülkelerine ibret olsunlar diye, yok etmek ve zora sokmak istiyorlar. İşte asıl bütün hadise ve mesele budur...
Saygılarımla. [email protected]