casino siteleri

ERDOĞAN: "DİYANET ÜZERİNDEN..."

Diğer Haber Girişi : 25 Nisan 2015 19:57
ERDOĞAN:
Müstakil Sanayici ve İşad

“MUHALEFET PARTİLERİNİN EKONOMİYLE İLGİLİ VAATLERİ, ÜRETMEDEN DAĞITMA MANTIĞINA DAYALI”

Deprem konutları

Hastanelerin hepsinin birleştirildiğini, köyden gelen vatandaşın istediği hastanede ameliyat olabildiğini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Eskiden ilaçlarımızı alamazdık. Hastanenin eczanesine in. Doktorun yazdığı ilacın yarısı varsa öp başına koy. Ama şimdi istediğin eczaneden ilacını alabiliyorsun" dedi.

Konuşmasında, eğitim alanında yapılan çalışmalara da değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, okullara 400 bine yakın sınıf ilave ettiklerini, öğrencilerin kitaplarını ücretsiz alabildiğini, bilgisayar, tablet ve akıllı tahtaların dağıtılmaya başlandığını söyledi. Bütün okullara internetin de yerleştirilmeye başlandığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ''Beyefendi diyor ki 'Okullara internet'. İnternet var zaten okullarda. Ama bunlar başka ülkede yaşıyorlar. Nerede ne olduğundan haberleri yok'' diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhalefet partilerinin ekonomiyle ilgili vaatlerinin üretmeden dağıtma mantığına dayalı olduğunu, bunu tasvip etmediğini ama anladığını söyledi.

Temeli çürük de olsa pozitif mesajlar içeren vaatlerle halka ümit vermeye ve bu şekilde siyasi sonuç almaya çalıştıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, ancak muhalefet partilerinden bir kısmının özgürlük, demokrasi, temel hak ve hürriyetler konusunda sakat yaklaşımları olduğunu, bunlara üzülmemenin elde olmadığını kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçmişten hiç ders almadıklarını gördüğünü dile getirerek, "Halbuki Türkiye 28 Şubat döneminde 8 yıllık kesintisiz eğitim ve kat sayısı faciası yaşadı. Tamamen ideolojik saplantılarla alınan bu karar ülkemizde mesleki eğitime çok büyük darbe vurdu. İmam hatipler, meslek liseleri, hep birlikte gerçekten çok büyük bir darbe yedi. Bu darbe yüzünden, bu uygulama yüzünden milyonlarca öğrenci mağdur oldu" diye konuştu.

“AMAÇLARI İMAM HATİPLERİN KAPISINI YENİDEN KİLİTLEMEK”

Başbakanlığı döneminde bu yanlış uygulamayı ortadan kaldırmak için çok büyük mücadele verdiğini, önce üniversiteye girişteki katsayı adaletsizliğini ortadan kaldırdıklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şimdi artık imam hatipliler ve meslek liselilerin istedikleri üniversiteye girme şansına sahip olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra da "444" şeklinde kod olarak ifade ettiği 4+4+4 sistemiyle ilk ve ortaokul ile lisede dörder yıl eğitim alınabildiğini vurgulayarak, anaokullarını da yaygınlaştırarak, eğitim sisteminin ilk basamağı haline getirdiklerini kaydetti.

Kur'an-ı Kerim ve Siyer-i Nebi'nin düz liselerde seçmeli ders haline geldiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ülkemizde ilkokulu bitiren her evladımız hiç bir engelle karşılaşmadan dilediği ortaokula, ardından da liseye devam edebiliyor. Buna rağmen meslek liseleriyle genel liseler arasındaki dengeyi hala Batı ülkeleri seviyesine getirebilmiş değiliz. Daha önce yüzde 20'ye kadar düşen orta öğretimdeki meslek lisesi ağırlığını yüzde 54'e kadar çıkardık. Hedef bunu yüzde 60-65'e kadar çıkarabilmek. Meslek liselerinin Batı ülkelerindeki eğitim sisteminde ağırlığı ise yüzde 65-70 düzeyine ulaşıyor. Bizim bu konuda hala kat etmemiz gereken önemli bir mesafe var. Hal böyleyken birileri tutmuş yine 8 yıllık kesintisiz eğitimi seçim bildirgesine 'proje' diye koymuş. Biz bu şifrenin ne anlama geldiğini gayet iyi biliyoruz. Milletimizin imam hatip okullarına olan teveccühünü gördüler, hemen bunun önünü kesmenin arayışına girdiler. Amaçları imam hatiplerin kapısını yeniden kilitlemek. Türkiye'nin önüne eğitim projesi diye 28 Şubat uygulamasını getirenler, milletimizin buna vereceği cevaba şimdiden hazır olsunlar. 28 Şubat'ta imam hatiplere ve meslek liselerine gözlerini dikenlerin hiçbiri bugün ortada yok. Hiçbiri hayırla yad edilmiyor. Ama bu okullar hamdolsun dimdik ayakta. İşte 60 bine düşmüştü öğrenci sayısı şu anda 1 milyon. Niye? Millet istiyor. Bunlar zorla oralara getirilmiyor. Bu milletin talebi. Milletin eğitim özgürlüğü talebini engelleyebilir misin? Bir taraftan özgürlükçüyüz diyeceksin, öbür taraftan engellemeye kalkacaksın" dedi.

“DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI ÜZERİNDEN BU MİLLETİN İNANCINA SALDIRIYORLAR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu okulların ayakta olacağını, ama onların kapısına kilit vurmayı proje diye milletin önüne getirenleri yine kimsenin hatırlamayacağını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu milletin okullarına, eğitim kurumlarına el uzatılmasına asla izin vermeyeceklerini, meselenin sadece imam hatiplerle bitmediğini kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın hedef alındığını belirterek, ana muhalefet partisinin seçim bildirgesine "Diyanet İşleri Başkanlığı tüm inançlara eşit mesafede olacak" diye yazdığını söyledi.

Bu milletin inancının belli olduğunu, diğer inanç sahiplerinin kendi kurumlarının da belli olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Öyleyse niye lafı şöyle döndürüp döndürüp ondan sonra getirip Diyanet İşleri Başkanlığı'nın kapısına dayıyorsun? 'Diyanet İşleri Başkanlığı'nı kapatacağız' diyen zaten bu milletten nasıl ders alır belli. Ana muhalefet, sen de kalk çok açık net 'Biz Diyanet İşleri Başkanlığını kapatacağız' de. Öyle mi? Diyanet İşleri Başkanlığı'nın kuruluşuna baktığımız zaman Gazi Mustafa Kemal'e dayanıyor. Çık söyle bunu açıkça. Söyleyemez" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir başka partinin bunu zaten alenen ilan ettiğini, seçim bildirgesinde "Diyanet İşleri Başkanlığı kaldırılacak" dediğini ifade ederek, "Açıkça yazdı. Demek ki o ana muhalefet partisine göre herhalde biraz daha dürüst. Cumhuriyetin ilk kurumlarından olan Diyanet İşleri Başkanlığımıza karşı gösterilen bu husumeti doğrusu anlamakta zorlanıyorum. Hani sen Cumhuriyetçiydin, hani sen Gazi  Mustafa Kemal Atatürk'ün partisiydin. Niye değiştiriyorsun, nereden çıktı bu? İmam hatip okulları ve Diyanet İşleri Başkanlığı üzerinden bu milletin inancına saldıranlar, milli birliğimize ve beraberliğimize çok büyük zarar veriyorlar" diye konuştu.

“MİLLETLER MUKADDESATLARIYLA AYAKTA KALIR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletlerin mukaddesatlarıyla ayakta kaldığını belirterek, bu milletin Balkan harbinde, Doğu cephesinde, Çanakkale'de, Kurtuluş Savaşı'nda milyonlarca evladını toprağa gömme pahasına savunduğu değerleri yaşamak ve yaşatmanın herkesin en başta gelen görevi olduğunu kaydetti.

"Benim Kürt vatandaşlarımın, Kürt kardeşlerimin inancıyla adeta alay etmektir bu. Ülkemdeki tüm vatandaşlarımın inancıyla alay etmektir bu" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunların iktidarla, muhalefetle ilgisi olmadığını, milli ve manevi değerlerin birlik ve beraberliğin çimentosu ve garantisi olduğunu vurguladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunlar tahrip edildiğinde ülkenin ve milletin bekasının tehlikeye atılmış olacağını dile getirerek, bunun gibi niyet sahiplerine en güzel cevabı Mehmet Akif Ersoy'un İstiklal Marşı'nda verdiğini söyledi: "Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli/Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli/Bu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli/Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli" dizelerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletin mabedinin göğsüne namahrem eli değdirmeyeceğini geçmişte gösterdiğini kaydetti.

“TEK TARAFLI DEMOKRASİ, ÖZGÜRLÜK OLMAZ”

Konuşmasında Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ama şimdi içimizde maalesef bu tür namahrem eller türedi. Bugün aynı niyeti taşıyanlara şunu hatırlatmak isterim. Bu vatan topraklarında kök salma iddiasındaki her parti milli birliğimizin ve bekamızın sembolü olan kutsallarımıza ve onun kurumlarına saygı duymak mecburiyetindedir. Kendi dünya görüşüne ve hayat biçimine saygı gösterilmesini isteyen herkes önce bu milletin kahir ekseriyetinin inancına hürmetle yaklaşacak. Tek taraflı demokrasi, özgürlük olmaz. Saygı göstermek istiyorsan, saygı görmek istiyorsan, önce sen saygı göstermesini bileceksin. İmam hatipler bu milletin bağrında filizlenmiş okullardır. Diyanet İşleri Başkanlığı da yine milletimize hizmet veren böyle bir kurumdur. Bu kurumlara saldıranlara, yanlış yolda olduklarını, bunun yerine ülkenin ve milletin hayrına işlere yönelmelerini tavsiye ediyorum. Hem milletin değerlerine saldırıp hem de kazanamadıklarında millete hakaret edenler, hatta milleti tehdit edenler en büyük demokrasi düşmanları. Ağızlarından hiç düşürmedikleri özgürlükleri sadece kendileri için isteyenleri samimiyete davet ediyorum" dedi.

Dün Çanakkale'de 100'e yakın ülkenin devlet başkanı, cumhurbaşkanı, başbakanı, bakanlar ve temsilcilerle bir araya geldiklerini, 23 Nisan akşamı da İstanbul'da Barış Zirvesi gerçekleştirildiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu etkinliklerle Çanakkale Kara Savaşları'nın 100. yıl dönümünde tüm dünyaya güçlü bir barış mesajı verildiğine inandığını söyledi.

“DÜNYAYA BARIŞ MESAJI VERMEK İÇİN MÜCADELE EDİYORUZ”

Konuşmasında Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz dünyaya barış mesajı vermek için mücadele ederken aralarında Rusya, Fransa, Almanya, Avusturya gibi devletlerin de bulunduğu kimi ülkeler, Ermenilerin yalanları üzerine inşa edilmiş bir iddiaya destek vererek, kinin, nefretin, husumetin, düşmanlığın tarafında saf tuttular. Her zaman söylüyorum, burada bir kez daha ifade ediyorum. Maalesef buna ABD de değişik bir ifade şekliyle katıldı. 100 yıl önce bu coğrafyada yaşanmış acılar hepimizin ortak acılarıdır. Osmanlı'nın mukaddesatını, vatanını, şerefini koruma mücadelesi sırasında gerçekleştirmek zorunda kaldığı zorunlu göç sırasında yaşananları biz gayet iyi biliyoruz. Bunu arşivlerimizden biliyoruz. Aynı şekilde bu uygulamaya yol açan sebepleri de çok iyi biliyoruz. Diyoruz ki 'Bu gerçekleri ortaya siyasetçilerin, parlamentoların işi değildir; bu işi tarihçilere bırakalım" dedi.

Geçmişte yaşanan acıları unutmadan ortak bir gelecek kurmanın çabası içinde olmak istediklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: "Ermeni iddialarına destek veren ülkeleri önce kendi tarihlerindeki lekeleri bir bir temizlemeye davet ediyorum. Bu konuda en son söz söyleyecek ülkelerden bir tanesi Almanya. Rusya, Fransa... Almanya'nın, geçtiğimiz yüzyılda yol açtığı 2 ayrı dünya savaşında yaşananlar ortada. Kaldı ki Almanya bu açıklamaları yaparken, 1 milyona yakın bizim soydaşımız, onların vatandaşı. 2 milyon da vatandaş olmayan Türkler var. 3 milyon Türkün yaşadığı Almanya'da Cumhurbaşkanı'nın böyle bir tavrın içerisine girmesi anlaşılır bir şey değildir. Ben Holokost filan falan bunlara girmeyeceğim, onları zaten herkes biliyor."

“BİZİ ELEŞTİRENLER, ÖNCE KENDİ GEÇMİŞLERİNDEKİ KANLI İZLERİN HESABINI VERMEK ZORUNDADIR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, en önemli soykırım imzası altında olan Alman devletinin ardından diğer ülkelerin durumuna bakıldığında, Rusya'nın 1917'den bu yana kendi toprakları içinde gerçekleştirdiği uygulamalar sebebiyle hayatını kaybeden 10 milyonu aşkın insan bulunduğunu kaydederek, son olarak Kafkasya'da, Ukrayna'da, Donetsk'te, Kırım'da yaşananın tüm çıplaklığıyla ve tazeliğiyle ortada olduğunu anlattı.

Fransa'nın Cezayir'den başlayıp Ruanda'ya kadar gelen kötü sicilinin tüm dünyanın malumu olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bunlar hep belgeli. Bizim I. Dünya Savaşı şartlarında tamamen nefsi müdafaa amaçlı yaptığımız zorunlu göç uygulamasını eleştirenler, önce kendi geçmişlerindeki bu kanlı izlerin hesabını vermek zorundadır. Biz, kendi vatanımızı korumak için mücadele ederken, onlar emperyalist amaçları için tüm bu insanlık suçlarını işliyorlardı. Fransa'dan kalkıyorsun ta Cezayir'e, Ruanda'ya gidiyorsun. Ne işin var senin ya Ruanda'da? Bunlar yaşandı" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ikili ilişkilerle çok farklı bir barış dünyasını tesis etmeyi isterken, atılan söz konusu adımlar nedeniyle cevap vermek zorunda kaldıklarını belirterek, "Biz isterdik ki Sayın Putin, Ermenistan'a gitmesin, Sayın Hollande Ermenistan'a gitmesin. Biz Çanakkale'de Ermenistan'a yönelik herhangi bir cevap vermedik, böyle bir adım da atmadık. Oraya 2 tane devlet başkanı gitti, hamdolsun bize 20 tane devlet başkanı geldi. Çünkü biz böyle bir şeyin gayreti içine girmedik. Teşekkür ediyorum gerek alteslerine gerek Yeni Zelanda Başbakanına, Avusturalya Başbakanına ta oralardan buraya geldiler. Niye? Çünkü biz bir Barış Zirvesi düzenlemiştik. Buradan bir kez daha Ermeni toplumuna ve onları destekleyenlere sesleniyorum: Tarihteki olayların hesabının bugün verilmesi gibi bir yol açılacaksa, bu konuda en rahat olan ülke, hiç şüpheniz olmasın, Türkiye'dir, hiç endişeniz olmasın. Yine iddia ile söylüyorum; ey Avrupa Birliği bize akıl verme, kendine sakla. Niye? Bak, diyorsun ki, 'Arşivlerinizi açın'. Biz 15 yıldır arşivlerimizi açmaya hazır olduğumuzu söylüyoruz. Bunların kulakları var duymuyor, gözleri var görmüyor, dilleri var hakikati konuşamıyor. Biz, arşivlerimizi açmaya hazırız. Bizim 1 milyon şu anda belge, bilgi, arşivlerimizde. Hemen şurada, mevcut, var. Gerekirse askeri arşivimizi de açarız. Buna da hazırız. Ermenistan'ın varsa arşivi, o da açsın. Üçüncü ülkelerde varsa, onlar da açsınlar. Bırakalım tarihçilere, bırakalım araştırmacılara, onlar araştırmalarını yapsınlar. Bütün çalışmalarını hazırlasınlar, getirsinler bizim önümüze, ondan sonra biz yüzleşmekse biz yüzleşmeye varız, biz rahatız. Bundan sonraki süreç çok daha farklı olacak, onu da söyleyeyim. Biz, hiçbir zaman savunmada olmayacağız. Biz, bilginin, ilmin, araştırmanın her zaman net olarak delillerle ortaya koyduğu ve konulduğu bir ülke olacağız" dedi.

“MÜSİAD'IN, YENİ ANAYASA VE BAŞKANLIK SİSTEMİNE COŞKULU DESTEK VERECEĞİNE İNANIYORUM”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, MÜSİAD'ın 23. Genel Kurulu'nun başarılı geçmesi dileğini ifade ederek ve yeni yönetimde görev alacak kişilere başarılar diledi ve sözlerini, "Yeni Türkiye için verdiğimiz mücadelede daima yanımızda olan MÜSİAD'ın, yeni Anayasa ve başkanlık sistemi konusunda da coşkulu desteğini eksik etmeyeceğine inanıyorum" diyerek tamamladı.

Esenlik haber arası

Konuşmasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, MÜSİAD Başkanı Nail Olpak tarafından, MÜSİAD Ormanları'nda adına dikilmiş bin ağaç için hazırlanmış belge takdim edildi.