Rusya’ya ait bir uçağın Türkiye sınırını ihlal etmesi üzerine, Türk jetleri tarafından düşürüldü. Uluslararası angajman kuralına uygun olarak, Türkiye yapması gerekeni yapmıştır. Uçağın düşürülmesi konusu elbette ki ülkeler arası ilgili platformlarda ve uluslar arası hukuk çerçevesinde görüşülüp tartışılacaktır.
Yalınız şurası çok iyi bilinmelidir ki, Rus uçakları Suriye’de DEAŞ’ değil, Suriye halkı olan Türkmenleri vurmaktadırlar. Bütün dünya bunu çok açık bir şekilde biliyor.
Aslında benim bugün özelikle irdelemek istediğim konu; Suriye ile hiçbir sınırı olmayan İran’ın ve Rusya’nın Suriye’de ne işi var sorusudur?
İran’ın yüz yıllardır sürdürmek istediği yayılmacı ( Şii ) politikası gereği bölgede nasıl bir tablo meydana getirdiğini bütün dünya görmektedir. 380 binin üzerine kendi insanını öldüren katil, zalim Beşşar Esed’i savunmak uğruna, bölgede nasıl bir ateş çemberi meydana getirdiğini halen görmek istemiyor İran.
Rusya’nın desteğini arkasına alarak İran’ın bölgede giriştiği bu tutumunun başına ne işler açabileceğini halen İran farkında değildir. Kısa vadede karlı çıktığını zan eden İran, bütün orta doğu ülkelerinin hedefi olduğunu unutmaktadır. İran'ın yayılmacı ( Şİİ ) şımarıklığı artık haddini aştı. iRAN er veya geç, bunun bedelini çok ağır ödeyecektir.
Türkiye'nin Suriye ile 877 kilo metre sınırı olmasına rağmen, bütün bu olanlar karşısında sabır ve tahammülle davranmasına rağmen, Suriye ile hiçbir sınırı olmamasına rağmen ( İran ve Rusya’nın ) bölgede ateşle oynamasını herhalde normal karşılanmaması gerekir.
Bütün Dünyayı aptal zan eden İran ve Rusya, resmen savaş suçu işlemektedir.
Çünkü Rusya kesinlikle DEAŞ'I değil, Türkmenleri ve özgür Suriye Ordusunu vurmaktadır. Artık bunu bütün Dünya bİliyor. Bütün Dünya biliyorki, Rusya Bayır bucakta Türkmenleri ve halkı vuruyor.
Çünkü İran kesinlikle, Türkiye’nin bölgede söz sahibi olmasını istemiyor. Suriye ile olan bu SON olaylarda İran bunu çok açık bir şekilde belli etmiştir. Artık Türkiye’nin bundan sonra İran’la mesafeli bir tavır içinde olması gerektiği görülen bir gerçektir. Çünkü İran ( Şİİ ) mezhepsel yayılmacı politikasından dolayı bölgede bütün değerleri ve sınırları çiğnemektedir. İşte bunu fırsat bilen İngiltere, Amerika ve batı ülkeleri de, bu durumdan faydalanmak için suni görünümlü DEAŞ terör örgütünü devreye sokarak Şii Sunni çatışmasını körükleyerek, ürettikleri silahları bu tür örgütlere satarak menfaatlerini sürdürmeye çalışmaktadırlar. İran'ın bunu bilmemesi mümkünmü? Elbette ki İran bunu çok iyi biliyor, fakat menfaatleri söz konusu olunce bütün bu olanları görmemezlikten geiyor. Yani şimdi İran; bu bölgede bir tek ben uyanığım, diğer bütün ülkeler ise aptaldır muamelesine kaptırmış kendini. Yedirmezler be hey kafasız mollalar, yedirmezler !
Bütün bu olanlar karşısında, İran’ın hiçbir ders çıkarmadığı görülmektedir. Bu olayın sonu nereye varır, onu elbette ki birleşmiş milletlerin ortaya koyacakları tavır belirleyecektir. Gerçi birleşmiş milletlerinde şimdiye kadar Ortadoğu da Müslümanlar lehine olumlu bir karara vardıkları pek görülmemiştir. Çünkü Ortadoğu da ki çoğu İslam ülkelerinin liderlerinin ipleri maalesef batının elindedir. Satılmış kukla liderlerin yönettiği bu çoğu Ortadoğu ülkelerinde olumlu bir birlikteliğin sağlanması pek mümkün olmuyor.
Ve maalesef herkes bağlısı olduğu batılı efendisine göre bir vizyon ortaya koyuyor. Tabi durum böyle olunca da, batıya karşı bağımlılık ve çağdaş kölelik maalesef Ortadoğu da yıllardır devam ediyor.
İşte böylesine karmaşık bir coğrafyada, maalesef Türkiye’nin pek güvenebileceği bir komşu ülke pek yok gibidir. İşte bu durumu fırsatı bilen Amerika, batı ve İsrail’de durumdan faydalanmak için her türlü senaryoları devreye koymaktadırlar. Bütün bu olanlar karşısında, bölgedeki İslam ülkelerinin bundan bir dersler çıkardıklarını söylemek maalesef pek mümkün değildir.
Allah'tan dileğimiz odur ki; böylesine zor bir coğrafyada ve zor bir zamanda, Yüce Rabbim Türkiye’nin yardımcısı olsun. Çünkü görülen manzara; hiçte iç açıcı bir manzara değil Müslümanlar lehine...
Saygılarımla. / [email protected]