casino siteleri

RİVAYET SİSTEMİNİ SORGULAMANIN NİHAÎ HEDEFİ KUR’ÂN MIDIR?...

Hadislerin güvenirliğinin sorgulanma yöntemi hadis usulü/metodoloji kaynaklarında ayrıntılı bir şekilde yapılmıştır. Hadisler metin ve isnat açısından kritize edilmiş, bir çok ölçü ve ilkeler cephesiyle metin kritiği yapılmıştır. Metain-i aşara dediğimiz 10 değişik başlık altında raviler eleştirilmiş, onların adalet va zabt/koruyabilirlik yönlerinin olup olmadığı tespit edilmiştir. Bu bağlamda ravilerin çetelesinin tutulduğu rical ilmi geliştirilmiştir. Cerh ve tadil dediimiz süreç çok titiz bir şekilde işletilmiştir. Bu süreç sonunda ortaya çıkan sonuca göre hadisler fıkha kaynaklık etmesi bakımından Mütevatir, Meşhur ve Ahad haber şeklinde bir tasnifata tabi tutulmuştur. Ahad haber ise kendi içinde taşıdığı şartlar itibariyle Sahih, Hasen ve Zayıf hadis şeklinde sınıflandırılmış ve onların delil kabul edilebileceği alanlar bütün ayrıntılarıyla tespit edilmiştir. Hangi açıdan bakarsanız bakın bu alanlarda salim akla aykırı bir ilke, çerçeve görülmemektedir.


Din tahripçileri tarafından hadis diye kullanılmaya çalışılan özünde Muhammed (a.) a isnad edilen yalan söz ve iftiralardan oluşan ifaderi tanıma yol ve ilkeleri tespit edilmiş, bu bağlamdaki ifadeler Kitabu’l-Mevzuât adlı eserlerde bir araya getirilmiştir. Yukarıda zikrettiğimiz rivayet sistemini kötüye kullanan bedbahtlar elbette hep olagelmiştir. Değişik saiklerle uydurma/Mevzu hadisçiler sistemi kötüye kullanan kesim olarak karşımıza çıkmıştır. Ancak muteyakkiz ulema bunları ayıklamanın ve bunlardan korunmanın yollarıını erbabınca bilinen ilgili kaynaklarda en ayrıntılı bir şekilde önümüze koymuşlardır.


Bilginin bir sonraki kuşağa aktarılması hususunda olabileceğin en mükemmeli olan bu rivayet sistemi ilkeleri ve çerçevesiyle oturtulmuştur. Bugün var olan bütün ilim dallarının tarihsel arka planının aktarımında bu sistem en sahih yol olarak kabul edilmiştir. Sistemi sorgulamak bütün ilim dallarının tarihi arka planı adına hiçbir bilgiyi aktarmamayı zorunlu kılmaktadır. Yani bırakın islamî ilimleri tarih, edebiyat vs. hiçbir ilim dalının geçmişine dair hiçbir bilginin bilimsel açıdan doğru olmadığını kabullenmek anlamına gelecektir. Aktarılan bilgilerin bütününü doğru olduğu kadar doğru olmadığı varsayımını taşıyacaktır. Yani sistemi inkar bütün bir tarihi, insanoğlunun hafızasını inkar anlamı taşıyacaktır.
İşin bir başka tarafı Kur’ân’ın tespit süreci de bu rivayet sistemi üzerinden işlemektedir. Korkum o ki, bundan sonraki adım Kur’ân metninin kendisi üzerinden tespit edildiği bu sistem çökertilmeye çalışarak Kur’ân metninin güvenirliği sorgulanmaya başlayacaktır. Erbabınca bilinen tartışmalar hiçbir bilimsel edep ve bilim ahlakı sınırlarını tanımadan fütursuzca insanların önünde yapılmaktadır ve yapılmaya devam edilecektir.


Böylece Kur’ân kitaplardan bir kitap, İslâm da dinlerden bir din haline indirgenecektir. “ Kitabı tahrif edilmiş dinler” ortak paydasında “İbrahimî dinler” yeniden tanımlanacaktır. Dinlerin konumu eşitlendikten sonra hem öteden beri süregelen dinlerarası dialog meşrulaşacak hem de bir başka şekliyle yeniden gündeme getirilecektir….


Ümmetin tam dış işgallerle savaştığı böylesi bir dönemde öncelik; insanların uğruna emperyalistlerle mücadele verdikleri bütün kutsalların güvenirliğini mi sorgulamaktır… Bu bağlamda zihinler teşviş edip zihinsel bir kaos mu oluşturmaktır… Yazıklar olsun sizlere ki benliklerinizi, egolarınızı tatmin için kendi kutsallarınızdan da vazgeçiyorsunuz… Bu nasıl bir ruh halidir…


Şimdi siz; İstisnaları olsa da, gerek yazılı kaynakların gerekse sözlü/rivayet kaynaklarının aktarımında akıllara durgunluk verecek kadar hassasiyet gösteren ilk dönem ulemanın kurduğu bu sistemi yok sayacak ve kapitalizm, rasyonalizm, sekülerizm, modernizm, post-modernizm vb. bir çok hastalıklarla muallel akılla mı Kur’ân’ı, dini yeniden tahkim kılmaya kalkışacaksınız… Bu nasıl bir akıl tutulmasıdır… Allah encamını hayreyleye ve Allah cümlemizi islah eyleye…
Ahmet Küçük