Bugün dünya’da meydana gelen savaş ve çeşitli kargaşalar karşısında, hiç bir olumlu yaptırım gücü olmayan, kısa adı(BM) olan ( Birleşmiş Milletlerin) artık varlığı tartışılıyor. Çünkü kıssa adı (BM) olan (Birleşmiş Milletler); varlık amacından uzaklaşarak, adeta beş daimi üyenin çıkar ve menfaatlerini koruyan , kollayan (HAÇLI) gücü bir misyon ve bir manzara sergilemeye başlamışlardır.
Birleşmiş Milletlerin bu beş daimi ülkesi olan Amerika, Rusya, İngiltere, Fransa ve Çin kendileri dışında kalkınma sürecine girmiş başka ülkelere hayat hakkı tanımak istemiyorlar. Elbette ki kendilerine rakip olarak gördükleri bu bazı ülkeleri durdurmak isterken de, bunu açıktan yapmıyorlar. Çeşitli strateji, plan ve projeleri devreye sokarak amaçlarına ulaşmaya çalışıyorlar.
Özelikle Avrupa ile Asya’yı ayıran stratejik bir noktada olan Türkiye’nin son 13 yılda iç politikada, dış politikada, ekonomik kalkınmada, ihracatta, yani kısacası uluslar arası tüm ilişkilerde gösterdiği performans, beş daimi ülkenin işine gelmediği için, Türkiye’nin bu kalınmasını durdurmak ve bölgedeki çıkar ve menfaatlerini korumak için, Ortadoğu ile ilgili tüm sorunlarda ipe un serme misali, hep işi yokuşa sürüyorlar.
Bakınız; sözde Suriye de DEAŞ ve Beşşar Esed’e karşı hava operasyonları yapan Amerika başkanı Obama, İngiltere’ye yaptığı bir resmi gezide yaptığı açıklamada, Beşşar Esed’in düşürülmesinin doğru olmayacağını ima ediyor. Çünkü İsrail’i Rahatsız edecek bir iktidarın gelmesinden korktukları için, göstermelik hava operasyonları ile işi idare ediyorlar. Amerika ve İsrail istese; 24 saatte Suriye’deki Beşşar Esed rejimi düşer.
Çünkü Amerika, İngiltere, Rusya, İsrail ve İran kesinlikle Beşşar Esed’in gitmesini istemiyorlar.Yerine kimin geleceği korkusu bu ülkeler tedirgin etmektedir. Beşşar Esed’in gitmesi demek, MUHALİFLER veya Müslüman Kardeşlerin bölgeye hakim olması demektir. İşte böyle bir durumda, yukarıda ismini saydığımız ve İran’ında içinde olduğu bazı batılı ülkelerin çıkar ve menfaatlerine tamamen teres düşmektedir.
Mesela Türkiye ile bitişik uzun sınırı olan Irak ve Suriye toprakları üzerinde terör örgütleri vasıtası ile küçük kanton devletçikler kurarak, bir koridor açma düşüncesi, bu söz konusu bazı devletlerin iştahını bayağı kabartmaktadır. Yani bölgede oyun içinde oyun oynanmaktadır. İşte cereyan eden bütün bu hadiselerle beraber, her ne kadar açıktan söylenmese de, bütün bu durumlar karşısında asıl Türkiye’ye verilmek istenen mesaj; sen haddini aşıyorsun, bedelini çok ağır ödersin diyerek terörü kullanıp, Türkiye’yi durdurmak istiyorlar.
Bugün PKK’nın oturup ben artık silahlı mücadeleyi bıraktım deme iradesi yoktur. Çünkü ipleri Amerika, Almanya, Fransa, İngiltere ve İsrail’in elindedir. Amerika başta olmak üzere, 35 yıldır, Türkiye’nin belini doğrultmaması için besledikleri bir örgütün kendi iradesi ile hareket etmesi elbette ki beklenemez.
Yani kısacası, Türkiye görünürde her ne kadar PKK terör örgütüne karşı mücadele içinde görünüyorsa da, aslında Türkiye, Amerika, İngiltere, Fransa, Almanya, Rusya, İsrail ve İran ile savaşmaktadır. Aslında bu savaş; ismi açıklanmamış olan bir gizli Haçlı, İslam savaşıdır. Türkiye’nin güçlenip kalkınması demek; bölge ülkelerine kurulan 90 yıllık sömürü tuzağının deşifre olması demektir. Batı bunu çok iyi biliyor.
Yani Batıya göre asıl mesele; Türkiye’yi hızlı bir kalınma sürecine sokan, R.Tayyip Erdoğan ve Ak Parti iktidarının bir şekilde bertaraf edilmesi gerekiyor. Çünkü Türkiye son 13 yılda içte ve dıştaki ekonomik kalkınması ile ve özelikle savunma sanayinde, orta doğu ülkelerinin savunma ihtiyaçlarına yönelik çalışmalar içerisinde olması, batıyı son derece rahatsız ediyor. Elbette ki Amerika başta olmak üzere, batı dünyası menfaatleri gereği, Türkiye’nin bu kalkınmasını normal karşılaması beklenemez. İşte onun için bağıra bağıra diyoruz ki; Türkiye’nin bu kalkınması ve kendi ayakları üstünde durmaya kalkması, batı dünyasının son derece rahatsız etmektedir. Onun için batı dünyası Türkiye’ye diz çöktürmeye çalışıyor. Uyan artık Türkiye’m uyan. Zaman küçük bazı siyasi hesaplar peşinde koşmanın zamanı değildir…
Saygılarımla. / [email protected]